30 Ağustos 2013 Cuma

Cengiz Aytmatov - Toprak Ana


Bu coğrafyanın içine işlemiş en büyük şeydir belki de "toprak."

Dünya dönmeye devam ettikçe, dilden dile bir masal gibi dolanacak, şehirlerin betonuna akın edilse de unutulmayacak, işlenmese dahi, yersiz yurtsuz dahi kalınsa da orada bir yerlerde onun varlığıyla beslenecek insanlar bulunacak.

Eskiler, bir sevgili gibi onunla yaşadığı anıları dillendirmede şimdi. Yaz aylarının güzide konaklama yerleri olarak görülen köylerde, ssk'ya tabi olmuş emekliler gençliğinde toprağa ektiklerini anlatacak, davarları burada otlattıklarını, atlarla burada eğlendiklerini söyleyecekler. Belki söylüyorlar, belki söyleyecekler. Toprağın önemi kayboluyor gibi görünse de, ufak bir kıpırtıyla insan özünü hatırlıyor..



Bizi buralara 2008 yılında kaybettiğimiz büyük bir usta getirdi. Cengiz Aytmatov..

Bizi en iyi anlatan, siyasi görüşü ne olursa olsun toprağında yaşanan kültürü küçümsemeyen, onu katışıksız bir şekilde anlatan, çarpıtmayan, gerçekleri söyleyen bir yazar olarak görüyorum Aytmatov'u ben.. Gün Olur Asra Bedel kitabıyla toplumun "mankurtlaşma" tehlikesine karşı ilelebet yaptığı uyarı, günümüzde daha net anlaşılıyor. Hiçbir şekilde baskılara karşı yılmadan, özünü unutmadan savaşmanın adıydı benim için Aytmatov.. Onu tekrar rahmetle anıyorum.



Kitaba dönecek olursak, Tolgunay isimli kadının, tüm tarihin hafızası olan "Toprak Ana" ile dertleşmesi, yaşadığı tüm dertleri tekrar anlatmaya başlamasıyla başlıyor kitap.

"Savaşlarda yeryüzünden silinen halklar oldu. Yerle bir edilen, bir toprak yığını haline gelen şehirler oldu. Bir insan izi görebilmek için kimi zaman yüzyıllarca bekledim. İnsanlar ne zaman bir savaşa başlasa 'Durun, birbirinizi öldürmeyin!' diye haykırdım. Şimdi de bağırıyorum: "Ey insanlar, dalların, denizlerin ardında yaşayan insanlar! Neden savaşıyorsunuz? Toprak mı istiyorsunuz? İşte toprak benim. Hepinizin anasıyım ben. Ve sizler benim önümde eşitsiniz. Kavgalarınızı değil, çalışmalarınızı, dostluğunuzu istiyorum ben. Toprağa bir tane atın, ben yüz başak vereyim size. Bir çubuk dikin, bir ağaç yaratayım ondan. Sürü besleyin, yeşil çayırlar olayım göz alabildiğince. Evler kurun, ben duvar olayım onlara. Üreyin, çocuk yetiştirin, hepinizin sıcak yuvası olayım."

Asya'nın tüm gamını içine çekmiş, sabırla yoğrulmuş, acılar görmüş Toprak Ana.. Ve can yoldaşı Tolgunay.

Tolgunay üç evladını ve kocasını Sovyetler'in Almanlar'la yaptığı savaşta kaybeden bir ana. Gelini Aliman ile dul kalmış, dışarıya dirayetli gözüken, içerisinde fırtınalar kopan bir ana. Yaşamın gizini yaşayarak anlayan, Allah'ın ona çıkarttığı ışıkları keşfeden bir ana. Elinden kayan tüm yıldızların aslında kendisine farklı bir yol çizdiğinin en sonunda farkına varıyor Tolgunay. Aliman'ın kocası Kasım'dan sonra, dere kenarında yaptığı hatayı bile sinesine çeken, insana dair olan her şeyi kucaklayan birisi.



Köyde yaşayan köylülerin ona karşı duydukları sonsuz saygı da belki de bundan ötürü.

Savaştan önce şehirde okuyan ve öğretmenlik idealiyle yanıp tutuşan Masalbeg haricinde, bütün evlatları ve kocasıyla köyde yaşıyor Tolgunay. Delikanlı Suvankul'la yine toprağı biçerken tanışıyor.Çoban gönlünü yakıyor. Evleniyorlar.

Sağlıklı mutlu üç evladı oluyor. Sonra Kasım evleniyor. Aliman'la. Büyük kocaman bir aile oluyorlar şimdi. Caynak deli dolu, girişken, dışarıya öyle gözükmese de Tolgunay için "insanları çok seven." bir evlat.

En çok sevdiği evladı ise Masalbeg. Ama okuyor o. Çok sık uğramıyor. Öğretmen olması için şehirde okuması gerekiyor.

Bu mutlu ailenin bozulması savaş haberiyle birlikte başlıyor. Önce Kasım, sonra Suvankul en son da Caynak katılıyor orduya. Masalbeg'de okurken yazılıyor orduya. Bir sistem olarak devletler de varolduğu sürece hiçbir zaman mutluluk getirmeyen komunizm ütopyası da var birazcık bu kitapta. Aytmatov özlem duyduğunu da yazıyor. Yeri geldiğinde eleştirdiği gibi.



Kitabın içinde yaşamın özüne dair çok cümle var. Aytmatov'un sade dilinde yürek hırpalayan bu kitaba hepinizi davet etmiş olalım. Çünkü Aytmatov, milletinin kültürel hafızasını o denli gözler önüne seriyor ki, içlerinizde bir yerlerde ona yabancı kalamıyorsunuz. Sizden biri oluveriyor hemen o.

Görüşmek üzere..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder