1 Ocak 2014 Çarşamba

Ivan Illich - Tüketim Köleliği


™"Çok daha fazla sayıda bebeğin inek sütüne ulaştığı doğrudur, fakat zengin olsun, fakir olsun, tüm annelerin sütü de kuruyup gitmektedir. Bebek, biberon ihtiyacıyla ağlamaya başladığında, yani, organizma bakkaldan gelen süte kavuşmaya ve böylece de görevini ifa edemez hale gelen memeden yüz çevirmeye alıştırıldığında, tiryaki tüketici doğmuş olur."

Ivan Illich, son yüzyılımızın önemli düşünce adamlarından birisidir. Eğitim, sağlık ve enerji alanlarındaki eleştirel yazıları ve kitaplarıyla "sarsıcı" ve alışılagelmişin dışında bir üslubu olduğunu söyleyebiliriz.

Okulsuz Toplum teziyle ülkemizde de epey yankı bulan bir yazar olan Illich'in birçok kitabı dilimize çevrilmiştir.

Bunlardan birisi de, Pınar yay. neşredilen "Tüketim Köleliği" kitabıdır. Şu an baskısı bulunmayan kitap, yazarın çeşitli beş ana başlıkta topladığı makalelerinden oluşmaktadır. Ivan  Illich, eskiden insanların, eşyaları, kendilerine yeten, kendi amaçları doğrultusunda kullandıklarını belirtirken, günümüzde, o eşyaların kalabalıklaştığı ve tamamıyla bir ihtiyaç olduğunu belirtiyor. Bir üretim aracı olarak kullanılmayan eşyalar, günümüzde tam da o şekilde kullanılıyor. Eskinin emek gören işleri, şimdilerde lüzumsuz ve boş işler olarak görülüyor. Illich bu yargıya saldırıyor.


«onaylanmış uzmanların kontrolü dışında bir ev inşa etmeye veya kırık-çıkık bir kemiği yerine oturtmaya kalkışmak anarşik bir girişim olarak görülür. Biz elimizdeki imkanları görme gücümüzü yitirmekte; bu imkanları kullanılabilir kılan çevresel şartlar üzerindeki kontrolü kaybetmekteyiz; dışarıdan gelen meydan okumalarla ve içerden gelen kaygılarla başa çıkan kendine güven duygusunun nasıl bir şey olduğunu da unutmaktayız.» (syf.12)

Illich'e göre artık insan davranışları kontrol altına alınmaktadır ve insan artık eskiden yaptığı gibi kendi başına hareket edememektedir. Sağlığı için geleneksel tıp metodlarını kullanamamakta, okumak için evde ya da dışarıda eğitim görememektedir. Hastalanınca sağlık kurumlarına, okumak için de devletin okullarına gitmeye mecbur bırakılmaktadır. Buna karşı olan herkesi, endüstri toplumu dışta tutmakta ve kınamaktadır.
Il
"İşte sefaletin modernizasyonunun, ileri endüstri toplumu için ifade ettiği şeyler: İnsanlar, ister bir tv hava raporu yorumcusu olsun, ister bir eğitimci, herhangi bir uzman tarafından onaylanmadıkça tanık oldukları şeyin farkına varmaktan acizdirler; bedeni rahatsızlıkları bir terapistin elinde tedavi edilmiş olmadıkça, dayanılmaz biçimde tehlikeli hale gelir; ve taşıtlar her şeyden önce yine kendilerinin yarattığı mesafeyi kapatacak bir köprü oluşturmadıkça, komşular ve dostlar yitirilip gider."

İnanılmaz bir hızla yaşam kaygısı içinde olan insanları eğitebilmek için çeşitli profesyonellikler devreye giriyor. Doktor, avukat, eğitimci ve politikacılar.. Bunlar sert modern devletin şirin yüzleri olarak halkı kandırmaya çalışan "uzman dolandırıcılar" Illich'e göre.


"Diller ve tanrılar hala farklı gibi görünse de, insanlar tamamen aynı dev makinanın vuruşlarıyla uygun adım yürüyen muazzam çoğunluğa her gün katılmaktalar. Vaktiyle, yakılan ateş, mum ve fenerlerin sağladığı düzinelerce aydınlanma tarzının yerini, kapının hemen kenarından düğmesine basılıveren ışık aldı. Son on yıl içinde, elektirik düğmesi kullananlar üç kat arttı." (syf. 21)

Illich' göre insanın standartlaştırılması her geçen gün artmaktadır ve bundan kaçış çok zordur. Bu yeni durum, insanı özünden kopardı. Herkes için aynı şeyler üretildi. Mühendisin uzmanlığıyla ihtiyaçlar uzadı ve aynı tip makinalar insanı mutlu etmek için üretildi. Ve insan, kendine ait olanı da kaybetti.

"Sen nehri kıyısında veya aynı şekilde Nijer’de yaşayan halk süt sağmasını unutur oldu; zira artık, şu beyaz madde, bakkaldan temin edilmekte."(syf.23)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder