8 Eylül 2009 Salı

Kitap Fiyatları ve Osman Kısakürek





Güneşli ve umut dolu bir günde, "gölgesine sarılan hüzünbaz kedi" ile Sultanahmet gezisi yapalım dedik.

Dedik ama arkadaş sağolsun 4 saat bekletti beni orada. Sayesinde Mustafa Kutlu'nun "Kapıları Açmak" kitabını bitirdim. Diğer bir kitabı da yarıladım. İyi yönden düşünmek bu olsa gerek :)




Lafı uzatmayalım...


Bilirsiniz, Sultanahmet'te kitap fuarı var.

Teker teker standları gezerken, sorduğumuz bütün kitapların yüksek meblağlarda olması içimi acıttı açıkçası. Yayınevleri'nin işi iyice profesyonelleştirdiğini görmek üzdü beni. Bu kitapların, indirimli halinin bu kadar uçuk olması, indirimsiz hallerini hiç düşünmememiz hatta elimizi sürmememiz gerektiğini net bir şekilde gösteriyor.

Allahtan Ravza diye bir yayınevi var İstanbul'da. Yoksa işimiz yaban!

Şule yayınevine çok az göz attıktan sonra, gözüme birisi çarpıyor. Bir bayanla konuşuyor. Ancak konuşmasıyla, hareketleriyle bana birisini anımsatıyor. Orasının hangi yayınevi olduğunu gözlerimi kaldırınca öğreniyorum.

Büyük Doğu!

hüzünbaz kediye " bu kesin Necip Fazıl'ın oğullarından birisi" diyorum.

Tereddüt ediyoruz yanına gidip gitmeme konusunda. O da büyük ihtimal farkediyor bizi ki yanına gidip konuştuğumuzda gülerek bahsediyor bizden.

Yanına ilişiyoruz, ve,

- Selamun Aleykum hocam

- Aleykum Selam

- Siz üstadın oğlusunuz değil mi?


Kafa sallayarak, evet diyor. Ve,
- Benziyorum değil mi?
Evet diyoruz.

İçimden aslında kitap fiyatlarının neden bu kadar abartılı olduğunu söylemek geliyor.

Bir toparlanma evresi, ve;



-Hocam aslında bir şikayetim var size.

-Ne şikayeti?


-Üstadı okuyamıyoruz.

- aaa, neden?

-Kitaplar çok pahalı!

Can damarına bastığımı daha sonradan anlıyorum tabi ki.

15 dakika boyunca, bize kağıt sektörünü tanıtarak anlatıyor. Hesap makinesinde bol bol işlem yaptı. Bol bol vapurdaki adama ve Doğan grubuna küfür etti. İnsanları şikayet etti. Bize az harçlık veren ana babayı şikayet etti. Bu pısırık halkı şikayet etti. Ayrıca sigara yasağını başlatanlara ve destekleyenlere okkalı mesajlar verdi. Sıkıyorsa içkiyi yasaklayın dedi. İçki fabrikalarını kapatın dedi.
Bizim takip ettiğimiz yayınların çok zor dönemler geçirdiğini ve hatta teker teker battıklarını söyledi. Bu yüzden kitapların gerçek değerlerinde olduğunu, kitap basarken tek bir sayfayı dahi düşündüklerini söyledi. Kendisinin dahi bu kitaplardan doğru düzgün kazanç elde edemediğini söyledi. ve dedi ki;




"İsyan et evlat. İsyan et. Bana şimdi diyeceksin ki; tek başıma ne yapacağım peki ben. Sen öyle dersin, diğeri de öyle der, diğeri de öyle der. Sen isyan et!"

Haklıydı elbet. Bilinmeyen daha ne kadar şey vardı. Gözümde kitaplarından ve konuşmalarından tanıdığım üstadı canlı canlı görmüş gibi oldum.

Konuşmasıyla ve üslubuyla tıpkı o'nun gibiydi. Biraz şey konuşabiliyor ama o da artık tuzu biberi.

Giderken, çay sözü de aldık. Büyük Doğu'ya uğrayabilirsiniz diye.

Ramazan'dan sonra yeni Büyük Doğu maceralarıyla karşınızda oluruz artık.

(dolmakalem)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder